29 Ekim Kadınları Derneği Genel Başkanı Avukat Şenal Sarıhan, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla değerlendirmelerde bulundu. Sarıhan yaptığı açıklamada; “Kadını mal olarak gören anlayışın giderek daha çok tırmandırılmaya başlandığını görüyoruz. Bu 8 Mart’ın ana talebi, laikliğin korunmasıdır. Yani kadının toplumsal cinsiyet eşitliği içinde var olmasının ana yollarını döşeyecek olan laiklik ilkesi, bunlar Anayasamızda var.” dedi.
Sarıhan, özetle şunları söyledi:
“Türkiye’de kadınlar en az 20 yılı aşkın bir süredir daha önce kendi mücadeleleri ile yasalaşmalarını sağladıkları kadının insan haklarına uygun düzenlemeleri bir bir elden çıkarmak durumunda kaldılar. Yasalarda kaldı bu düzenlemeler ama uygulamada kalmadı. Kadının insan haklarından en önemlisi kadın erkek eşitliği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusu. Kadının yaşam hakkının güvenceye alınmasına bağlı olarak çok özel bir önem taşımaktaydı. Son zamanda gayet net ve açık biçimde basında şu bilgilerle karşılaştık; bir günde 7-8 kadın cinayeti haberiyle. Bu kadın cinayetlerinin önemli bir bölümünün basına yansımadığı bilinci içerisindeyiz.”
“BİR GRUP ERKEK NAFAKA HAKLARINI TARTIŞMAYA AÇTI’’
“Kadınların medeni haklarıyla ilgili de ciddi bir tartışma konusunun gündeme geldiğine tanıklık ettik” diyen Sarıhan, şöyle konuştu:
“Birincisi nafaka konusuydu, bir grup erkek nafakanın erkekleri çok yoksullaştırdığı, eşinden ayrılmış kadınların hala eşten para alarak adeta bir sömürü sistemi geliştirdikleri gibi iddialarda bulundular. AKP’ye de bu konudaki taleplerini iletmeye çalıştılar, AKP de buna çok yatkın tavır aldı. Yoksuluk nafakası zaten devamlı bir nafaka değildir. Kadınlara verilen nafaka zaten 300-400 lirayı geçmiyor.
Nafakadan başlayarak yeniden miras haklarına doğru ki, bu kadın hakları mücadelesiyle çok yeni kazanıldı, 2002’de Medeni Yasa’da kadınlar yeni ve ileri değişikliklerin kabulünü sağladılar. Parlamento boyun eğmek durumunda kaldı, erkek egemen bir parlamentomuz var ama yüksek kadın mücadelesi Medeni Yasa’nın kadınlar lehine değişmesine yardımcı oldu. Türk Ceza Yasası’nda da önemli değişiklikler oldu” diye konuştu.
Medeni Yasa’daki en önemli kazanımlardan birinin de kadının evlilik birliği içinde edindiği malların eşiyle ortak paylaşımına yönelik düzenleme olduğuna işaret eden Sarıhan, “Kadın emeği görülmeyen bir emek, çalışan kadınlar da çifte sömürü altındalar fakat aile birliği içinde edinilen mallar genel olarak erkeklerin üzerinde kalıyordu. Bu konuda eşitlikçi bir uygulama da geldi. Şimdi buna da göz diker durumdalar, kadının evde herhangi bir maddi kazanımı olmadığı iddiasındalar” dedi.
(Haber Merkezi)
İlk yorum yapan siz olun